Dekorasyon akımları ne kadar alanımızı şekillendirmekte bizlere oldukça büyük faydalar sağlasa da bir noktada bizleri ister istemez bazı kalıplara hapseder. Oysaki özgün bir tasarım elde etmenin en önemli kuralı özgür olmaktır. Elbette dekorasyon sırasında bir akıma ya da o yılın trendlerine uygun tasarımlar da ortaya çıkmak güzel sonuçlar doğurur. Ancak bu bu kalıpların dışına çıkılmaması gerektiğini göstermez. Bunun nedeni de bir süre sonra o dekorasyon akımının ya da yılın trend renklerinin değişecek olmasıdır. Bu yüzden dekore ettiğiniz alan özellikle size ait bir alansa ilk dikkat etmeniz gereken şey neyi sevdiğiniz ve alanda neyi görmek istediğinizdir.

Renk seçiminden, mobilyaların kumaşlarının dokusuna kadar en ufak noktalar bile sizin tarzınıza uygun olmalıdır ki yapılan dekorasyonun sürdürülebilirliği güvence altına alınsın. Bu noktada daha soft ve açık renkler, pek çok şeyle uyumu sağlanacak kumaşlar tercih edilmesi yararınıza olacaktır. Üstelik bir akıma bağlı kalmak zorunda olmadığınız gibi birden fazla akımı harmanlayarak kullanmak da aslında sıra dışı ve ilgi çekici bir tasarıma imza atmanıza sebep olabilir.

Son dönemlerde oldukça popüler olan bir dekorasyon ürünü o an dikkatinizi çekmiş olabilir ancak bu ürüne dekorasyonunuzda yer vermeden önce kendinize “gerçekten uzun süreler kullanabileceğim, gerektiğinde dönüştürebileceğim ve modası geçmeyen bir ürün mü seçiyorum” sorularını sormalısınız. Bu sayede hem dekorasyonda sınırların dışına çıkmak zor olmaz hem de daha kalıcı bir tasarım oluşturmuş olursunuz. Bu noktada en önemli unsur ise alanın sizi yansıt yansıtmayacağı dolayısıyla da orada kendinizi rahat ve huzurlu hissedip hissetmediğinizdir.