Art Nouveau mimari oldukça dikkat çeken mimari akımlardan birisidir. Bu akımı savunan ve destekleyenler genelde; insanla maddenin arasına giren makinenin, yani endüstriyel gelişmelerin güzellik kavramını yok ettiğini görüşünü savunurlar. Yalnızca insan eli ile maddeye can verilirse ortaya çıkan eserin çok daha mükemmel olacağı ve insana daha çok zevk ile mutluluk vereceği düşüncesi de hakimdir.
Art Nouveau akımının öncülerinden olan William Morris, sanatı el emeği niteliği ile büyük halk topluluklarına mal etmek yoluyla yaygınlaştırmak istemiştir. Bunun içinde pek çok faaliyet yapmıştır ve en bilineni de günümüzdeki meslek okulu niteliğinde olan Morris Company’dir.
Art Nouveau isminin nereden geldiğine bakarsak da karşımıza 1896 senesinde Paris’te açılmış bir mobilya ve aksesuar mağazasından geldiğini görürüz. Zamanla mağaza oldukça ünlenmiş ve özellikle sanatçıların dikkatini çeker hale gelmiştir.
Art Nouveau akımını mimari açıdan incelemek istersek karşımıza 4 dönem çıkar.
Bu dönemlerden ilki 1896 ve 1900 yılları arasıdır. Bu dönemde başka akım ve stillerin yansımalarını da görmek mümkündür. Özellikle Neo Barok ismi ile anılan bitkisel motiflerle süsleme oldukça ön plandadır.
İkinci dönem 1900 ve 1905 yılları arasındaki dönemi kapsar. Gotik tarzdan tamamen uzaklaşılmış ve daha renkli, bol dekorasyonlu ve organik motiflerin fazlaca kullanıldığı bir dönem olmuştur. Bu alanda uzman olan bazı kişiler Gotik mimari ve Katalan mimarisinin bir karışı olarak da değerlendirmektedir bu dönemi.
Üçüncü dönem 1905 ve 1914 yılları arasındaki döneme tekabül etmektedir. Bu dönemi daha çok bir geçiş dönemi olarak adlandırmak doğru olacaktır. Dekoratif süslemeler biraz daha sadeleşmiş ve çizgiler daha stilize edilmeye çalışılmıştır.
Dördüncü ve son döneme baktığımızda ise 1925 sonrası dönemi görürüz. Bu dönemde Art Nouveau akımı tam olarak uygulanmaya başlamıştır. Eğriler, geometrik figürler, sistematik sadelik ve yoğun dekorasyon paralellikleri oluşmaya başlamıştır.