Rönesans kelimesi hemen hemen hepimizin aşına olduğu bir kelimedir. 15. ve 16. yüzyılda İtalya’da başlayan ve kendine gelme ve eski canlılığını, biçimini yeniden kazanma, daha iyi bir duruma gelme durumunu ifade eden bir kelimedir. Sanat, edebiyat ve mimaride etkisi bolca görülmüştür. Hadi gelin hep birlikte Rönesans mimarisi nedir bir bakalım.
Mimaride Rönesans akımından yararlanan ilk isim Flippo Brunelleschi olmuştur. Daha sonra ise Leon Battista Alberti ve Filarette akımın kurallarını tam olarak oturtarak aslında bugünkü o muhteşem Rönesans eserlerinin oluşmasına sebep olmuşlardır. Özellikle İtalya’nın Toscana bölgesinde çıkan bu akım ilerleyen dönemlerde İngiltere, Almanya ve Fransa’da da etkisini göstermiştir. İlk Rönesans mimarisi eserine baktığımızda ise karşımıza Flippo Brunelleschi’ nin tamamladığı Floransa Katedrali karşımıza çıkar.
Rönesans mimarisi neden ortaya çıktı sorusu da aslında konu tarihi bir akımsa mutlaka sorulması gereken soruların başında gelir. Bu akımın ortaya çıkmasının ana sebebi kiliseye karşı bir başkaldırı olarak değerlendirilebilir. Aslında burada kiliseden kasıt direkt Hristiyanlık değil dini kendi isteklerine göre şekillendiren din adamlarıdır. Ancak seküler insanlarının sayısının artması ile de doğru orantılı bir şekilde gelişmiştir. Yine Hümanizm felsefesi de Rönesans ile birlikte şekillenmiştir.
Bu dönemde Antik Roma ve Yunan medeniyetlerine olan ilgi artmıştır. Bunu mimaride de görmek aslında mümkündür. Gotik anlayış hızla terk edilmiş ve konunun daha çok insan oluğu, bilim ve sanat merkezli eserler ortaya çıkarılmıştır.
Rönesans eserlerine baktığımızda, mimari tasarımlarda sayısal oranlara büyük önem verildiği ve dış görünüşlerin geometrik şekiller yardımı ile oluşturulduğu görülecektir. Yine antik mimariden esinlenmeler, taş ve mermer kullanımının artması, yarım daire kemerlerin varlığı ve birleşik tonoza geçilmesi Rönesans mimarisinin diğer özellikleridir.